19 Kasım 2009 Perşembe

Günün Yıldızı:Denise Richards



Denise Lee Richards (d.17 Şubat 1971), Amerikalı sinema oyuncusu.Kendisi BOND kızlarındandır

Babası telefon şirketinde çalışıyordu. Kendisinden küçük Joni adlı bir kızkardeşi var. Şu anda anne babası bir kahve dükkânı işletiyorlar.

Çocukluktan gençliğe geçtiği dönemlerde John Travolta'ya aşıktı. Lisede büyük dudakları nedeniyle "balık dudak" lakabı takılmıştı. Kickboks yapmaktan hoşlanıyor. İki kedisi iki de köpeği var. Lise Mezunu. Takma Adı:Fluffy Girl

Atakoy Çoban Çeşme-Bahcelievler Spor Kulübü
Yer:Bakırkoy Belediye Sahası
Gün:Cumartesi
Saat:10:45
Buluşma Saati:08:30

18 Kasım 2009 Çarşamba

Zinedine Zidane



Zinedine Yazid Zidane (kabilce : Zineddin Lyazid Zidan) (d. 23 Haziran 1972, Marsilya - ), genelde Zizou lakabıyla tanınan Cezayir asıllı eski Fransız futbolcu.

Pelé, Platini ve Maradona'yla futbol tarihinin en büyük futbolcularından biridir. 2004 yılında, Pele'nin hazırladığı FIFA 100 adı altında gelmiş geçmiş yaşayan en iyi 125 futbolcular arasında yer aldı. 2006 yılında, Fransa'da en sevilen sporcu seçilmiştir[1] ; 1998, 2000 ve 2003 yıllarında FIFA tarafından yılın oyuncusu seçildi[2] ve 1998 yılında Ballon d'or ödülünü kazandı.[3] France Football dergisi tarafından iki kez dünya tarihinin ikinci en iyi fransız futbolcusu seçilmiştir.
Orta sahada, oyun kurucu mevkiinde oynayan fransız fultbolcu, Real Madrid ve Juventus FC gibi prestijli avrupa kulüplerinde oynamıştır. Bu kulüplerle çok sayıda yerel ve uluslararası kupalar kazanmıştır.
Futbolunu ve performansını özellikle Fransa Milli Takımı'yla kazandığı 1998 FIFA Dünya Kupası ve 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda, ve final oynadığı 2006 FIFA Dünya Kupası maçlarında göstermiştir.[4] 2004 yılında Fransa Milli Takımı'nı bırakmış ancak Milli Takımın oynadığı kötü futbolu ve 2006 FIFA Dünya Kupası perspektifi ona yeniden Fransa Milli Takımı'nın yolunu gösterdi. 25 Nisan 2006 tarihinde, 2005-2006 sezonun sonunda, yani 2006 FIFA Dünya Kupası'ndan sonra, futbolu bırakacağını bildirdi.[5] Son maçını 9 Temmuz 2006 tarihinde Berlin'de 2006 FIFA Dünya Kupası Fransa-İtalya final maçında oynadı : maçın ilk dakikalarında panenka hareketi yaparak penaltıdan gol atmış ancak uzatma dakikalarında Marco Materazzi'ye kafa atarak kırmızı kart görmüş ve penaltı'lara kalan maçı bitirememişti.[6]
2005 yılında, Le Monde gazetesine göre Zidane'nın yıllık kazançı 14,6 milyon avroyu geçiyordu (%44'ünü sponsor'lardan almaktadır). Tony Parker'den sonra en çok kazanan fransız sporcudur.

Aslen Cezayir'den kabiliye'li bir aileden gelen Zidane, Marsilya'nın La Castellane sitesinde büyüdü. Portekiz kökenli Véronique Lentisco'yla evli olan fransız futbolcu, Enzo, Luca, Théo ve Elyaz adında 4 erkek çocuğu bulunmaktadır. Noureddine, Farid, Djamel adında üç erkek kardeşi ve Lila adında bir kız kardeşi vardır.
İlk seneler
Zidane'nın babasının Kabiliye'deki eviAnne ve babası Cezayir'deki Becaye bölgesindendir. Babası, Smaïl Zidane, Aguemoune Ath Slimane köyündendir.[7]. The Observer dergisine verdiği demeçte "Her gün nereden geldiğimi düşünüyorum ve halen kendi kimliğimden gurur duyuyorum : ilk önce La Castellane sitesinden bir kabilim, sonra Marsilya'dan bir Cezayirli ve son olarak bir fransızım."[8] demiştir.
Zinedine Zidane'nın ilk oynadığı takım, oturduğu mahallenin takımıydı : US Saint-Henri[9] (1982). Sonradan 14 yaşına kadar SO Septèmes-les-Vallons takımında oynar.[10] 1986 yılın sonunda, 3 günlük bir staja katılır : oynadığı maçlarda libero mevkiinde boy gösterir : kendi ceza sahası içinde rakip forvet oyuncuları çalım atması bütün dikkatleri üstüne çeker ve AS Cannes'da genç yetenekleri keşf eden Jean Varraud, Zidane'ı AS Cannes kulübünün antrenmanlarına çağırır.
Bir haftalık antrenman sonrasında, 1987 yılında, yani 15 yaşında, Guy Lacombe yönetimindeki AS Cannes altyapısına katılır.[11] Cannes'da Elineau ailesinde kalır. Jean Fernandez, Zinedine Zidane'nı, 16 yaşında, AS Cannes'nın profesyonel kadrosuna katar.
20 Mayıs 1989 tarihinde, yani 17 yaşına basmadan önce, Marcel Desailly ve Didier Deschamps'lı FC Nantes Atlantique'e karşı, ilk Ligue 1 maçına çıkar. 8 Şubat 1991 tarihinde, Ligue 1'de, yine FC Nantes Atlantique'e karşı ilk golünü atar. Maçtan sonra AS Cannes başkanı olan Alain Pedretti ona Peugeot 205 hediye eder. Kulüp UEFA Kupası'na katılır ve Zidane avrupa kupalarıyla tanışır. Ertesi sene, AS Cannes Ligue 2'ye düşer ve Zidane 1992 yılında Girondins Bordeaux'ya transfer olur.

Bordeaux'lu seneler


1992 yılında, Zidane, Bordeaux'nun o dönemin teknik direktörü olan Rolland Courbis ve başkanı Alain Afflelou tarafından transfer edildi. Bordeaux'dan AS Cannes takımına bir futbolcu ve AS Cannes'dan Bordeaux'ya üç futbolcu takas yoluyla transfer edildi. Yeni takımında, Christophe Dugarry ve Bixente Lizarazu'yla arkadaşlık kurur ve üçü Bordeaux'nun üçgeni olarak anılırlar.
İlk sezonunda 10 ve ikinci sezonunda Zidane 6 gol atar. 1996 yılında, UEFA Kupası oynayan Bordeaux'nun vazgeçilmez oyuncularından biridir : 3. turda Real Betis'le oynanan maçta 40 metreden inanılmaz gol atar ; çeyrek finalde Dejan Savićević'li AC Milanı eledikten sonra, yarı finalde Slavya Prag karşısında klasını konuşturarak, adı avrupa'da tanılmaya başladı. Ancak finalin ilk maçını cezası nedeniyle oynamadı ve Bayern Münih maçı 2-0 kazandı. İkinci maçta Zidane'lı Bordeaux yine yenilince (1-3) UEFA Kupası'ndan oldu.
17 Ağustos 1994 tarihinde Bordeaux'da oynanan Çek Cumhuriyeti maçında, ilk kez milli oldu. Maç 2-0 Fransa'nın alehineyken, 63. dakikasında oyuna giren Zidane, iki dakikada 2 gol atarak, maçın berabere bitmesinde önemli bir rol oynadı. Ancak o dönemi Fransa'nın teknik direktörlüğünü yapan Aimé Jacquet, 1995'de oynanan 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası eleme grup maçlarını bekleyerek, Zidane'nı Fransa Millî Takımı'nın oyun kuruculuğuna yerleştirdi.
Juventus FC dönemi

1996 yılında, Bordeaux'yla kaybettiği UEFA Kupası finalinde sonra, Juventus'e 35 milyon fransız frankı, yani bugünkü 5.35 milyon avroya, transfer oldu. Böylece Fransa Millî Takım'daki arkadaşı Didier Deschamps'la aynı takımda oynayacaktı. Juventus'ün o dönemin teknik direktörlüğünü Marcello Lippi yapmaktaydı. Yeni takımıyla sezonu açmadan önce, 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası Fransa yarı finale çımasına rağmen, Zidane için vasat geçti. Nedeni, Bordeaux'yla zor bir sezon geçirmesi ve turnuvadan bir kaç gün önce araba kazası geçirmesiydi.
Zidane ve Beckham Real Madrid formasıylaJuventus'de ilk maçlarda (ilk üç ay) beklenen performansı gösteremedi. Ancak uyum sağlama süreci geçtikden sonra, Zidane Serie A'da ve avrupa kupalarında patlama yaparak, otoritelerde tam not aldı. Zidane Bordeaux'yla kazanamadığı kupaları Juventus'le kazanmaya başladı : 1997 ve 1998'de Scudetto'yu, 1997'de İtalya Süper Kupasını, 1996'da UEFA Süper Kupası ve Kıtalararası Kupası[12] ; ancak 1997 ve 1998 yıllarında iki sene üst üste Şampiyonlar Ligi'de iki finali, takımıyla birlikte kaybetti. Juventus'le kazanamadığı kupaları kaldırmak için, 2001 yılında o dönemin en pahalı transferiyle Real Madrid'e 77 milyon avro karşılığında transfer oldu.[13]
Real Madrid dönemi

Zinédine Zidane, Temmuz 2001 tarihinde FIFA tarafından 20. yüzyılın en iyi futbol takımı seçilen Real Madrid'le anlaştı. Başkent ekibiyle oynadığı ilk sezonunda La Liga ve Şampiyonlar Ligi'ni (kariyerinde kazandığı tek Şampiyonlar Ligi kupası) kazanır. Şampiyonlar Ligi finalinde, Bayer Leverkusen'le karşılaşmış ve kariyerin en güzel gollerinden birini atmıştır (FIFA tarafından Şampiyonlar Ligi'nin en iyi golü seçilmiştir) : Glasgow Hampden Park stadında oynanan maçta, 45. dakikada brezilya'lı futbolcu Roberto Carlos'un ortasında, Zidane sol ayağıyla vole çekmiş ve Real Madrid maçta öne geçmişti.
Ancak Florentino Perez'in uyguladığı Galaktik politikası (Zidane, David Beckham, Ronaldo veya Luis Figo gibi en ünlü futbolcuları transfer etmek) yavaş yavaş sınırını göstermekteydi : nitekim 2003 yılından 2006 yılına kadar Real Madrid hiç bir kupa kazanamamış ve futbolcular arasında çatlaklar görünmeye başlamıştı. Bu sebeplerden dolayı (ve fizik kondisyonu düşmesiyle birlikte), 25 Nisan 2006 tarihinde fransız kanalı olan Canal+'te verdiği demeçte 2006'da düzenlenecek Dünya Kupası'ndan sonra emekliliğe ayrılcağını duyurdu. Artık en üst seviyede oynayamacağını belirten Zidane, 2007'de biten kontratını fes edeceğine karar verdi. Onu Real Madrid'e getiren adam olan Florentino Pérez'in gitmeside şüphesiz kararında etkili oldu. Son maçını Santiago Bernabeu'da Villareal'e karşı oynamış ve kafayla Real Madrid'de son golünü kaydetmiştir ; stad'ta bulunan tüm seyirciler Zidane'nın 5 numaralı formasını giymiş ve Gracias por tu magia (büyücülüğün için teşekkürler yazılı büyük bir pankart açmışlardır.
Real Madrid formasıyla 200 maç'tan fazla sahaya çıkan Zidane, La Liga'da 35 ve Şampiyonlar Ligi'nde 9 gol kaydetmiştir. Kariyerindeki tek hat-trickini (bir maçta üç gol atmak) Real Madrid formasıyla atmıştır.
Mayıs 2006'da "Zidane, un portrait du XXIe siècle" belgeseli Fransa'da çıkmış ve 59. Cannes Film Festivali'nde sunuldu.
Fransa Milli Takımı'nın 10 numarası
Zinédine Zidane'ın giydiği 10 numaralı Fransa forması15 yaşından beri Fransa Millî Takımı'nın (Fransa U-15) formasını giyen Zidane, Fransa A'yla, 17 Ağustos 1994 tarihinde, Çek Cumhuriyeti'ne karşı çıktığı ilk maçında iki gol birden atarak, takımını 2-0 mağlübiyetten 2-2'lik beraberliğe getirdi.[14]
İngiltere'de düzenlenen 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda, turnuva başlamadan önce geçirdiği araba kazasına rağmen, ilk onbirde görev alan fransız futbolcu, takım arkadaşlarıyla birlikte yarı finale kadar çıkar ancak Çek Cumhuriyeti'ne penaltı atışlarında yenilirler.[15]
İki sene sonra, Fransa Millî Takımı'yla Fransa'da düzenlenen Dünya Küpasına katılır (1986'dan beri Fransa için ilk dünya kupası) : turnuvanın ilk maçı doğduğu şehir'de, Marsilya'da, Stade Vélodrome'da Güney Afrika'ya karşı oynandı. Maçı 3-0 kazanan Fransa Millî Takımı, ikinci maçın'daysa, Suudi Arabistan'ı 4-0'lık bir galibiyet elde etti ; ancak Zinedine Zidane, suudi arabistan'lı futbolcuya kasten basarak kırmızı kart gördü ve iki maç ceza aldı. Son grup maçında Danimarka'ya karşı ve Son 16 Paraguay'a karşı oynamayan yıldız futbolcu, çeyrek finalde İtalya'ya karşı turnuvaya geri döndü ve penaltı'larda atışını gole çevirerek, Fransa yarı finale kaldı. Yarı final'de, Hırvatistan'a karşı Lilian Thuram'ın golleriyle maçı 2-1 kazanan Fransa, finalde Brezilya'nın rakibi oldu. Final maçında iki gol atarak turnuva tarihine geçen Zidane, iki golüde kornerden kafayla attı (ilkini Emmanuel Petit, ikincisini Youri Djorkaeff asist yaptı) ve Fransa'ya ilk dünya kupasını kaldırttırdı ve fransız halkının sevgisini kazandı. Final maçından sonra sokaklara dökülen fransızlar, gece boyunca "Cumhurbaşkanı Zizou" diye tempo tuttular.[16] Dünya kupasını kaldıran Zinedine Zidane, FIFA tarafından yılın en iyi futbolcusu seçildi ve France Football dergisi tarafından düzenlenen Ballon d'Or ödülüne layık görüldü.
2000 yılında, Avrupa Futbol Şampiyonası'nda, Zidane Fransa'yı zafere taşıdı. Ayrıca Fransa Millî Takımı tarihe geçerek üst üste Dünya Kupasını ve Avrupa Futbol Şampiyonası'nı kazanan ilk milli takım oldu. Çeyrek finalde İspanya ve yarı finalde Portekiz'e birer gol attı ve iki yıl aradan sonra yeniden FIFA tarafından yılın en iyi futbolcusu seçildi.

Real Madrid'le, 2002 yılında, Şampiyonlar Ligi'ni kazandıktan sonra Güney Kore ve Japonya'da gerçekleşen Dünya Kupasına Fransa'yla katıldı. Turnuva başlamadan önce, Güney Kore'yle yapılan hazırlık maçında sol bacağından sakatlanarak, dünya kupasının ilk iki maçına çıkamadı.[17] Grup'taki son maç'ta dönüşünü yapan Zidane, Fransa'nın Danimarka'ya mağlüp olmasına engel olamayınca, Fransa Millî Takımı erken bir şekilde turnuvaya veda etti.

004 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın ilk maçında İngiltere'ye maçın son dakikalarında iki gol atarak, maçın adamı seçildi. Fransa'nın turnuvaya çeyrek finalde veda etmesine rağmen, Zidane turnuvanın karmasında yer almayı başardı.[18] Avrupa Futbol Şampiyonası'ndan sonra, 4 Ağustos 2004 tarihinde, Fransa Millî Takımı'ndan çekilme kararı aldı. Ancak tam bir yıl sonra, 3 Ağustos 2005 tarihinde, kararını geri alarak, Fransa'yla yeniden oynamak istediğini ve Millî Takımın elemelerden çıkması halinde, 2006 FIFA Dünya Kupası'nı oynamak istediğini vurguladı.
Dönüş maçı, 17 Ağustos 2005 tarihinde, Montpellier'de oynanan Fransa-Fildişi Sahilleri maçıyla oldu : maç Zidane'nın kaptan olarak çıktığı ve attığı bir golle Fransa'nın 3-0 galibiyetiyle bitti.
Almanya'da düzenlenecek olan 2006 FIFA Dünya Kupası için oynanan eleme grup maçlarında, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yenerek son bir galibiyet alan Fransa ve İsviçre'nin İrlanda'da puan kaybetmesiyle beraber, grubun birincisi olarak Dünya Kupası vizesini aldı.
2006 Dünya Kupası Finali

2006 Dünya Kupasında yarı finalde Portekize attığı penaltı golü2006 FIFA Dünya Kupası Zidane için Fransa'yla kaptan olarak son turnuvası olduğu için ayrı bir önemi taşimaktaydı.
1 Temmuz 2006 tarihi, Zidane için ve kariyeri için önemli bir tarih olarak geçmektedir : çeyrek finalde Brezilya'ya karşı üstün bir futbol oynayan Fransa, Zidane'nın asistiyle ve Thierry Henry'nin golüyle maçı 1-0 kazanmış ve yarı finale çıkma hakkı elde etmiştir ; maçın adamı FIFA tarafından Zinédine Zidane olarak seçilmiştir.[19] Maçtan bir kaç gün önce, İspanya'ya takımının üçüncü golünü atarak, skoru 3-1'e getirmişti. Yarı finalde, Portekiz'e karşı penaltıdan maçın tek golünü atarak, Fransa'yı finale gönderdi. Bu onun için ikinci dünya kupası finaliydi.
İtalya'yla oynanan final maçı Zidane'nın profesyonel kariyerindeki son maçıydı. 7. dakikada penaltıdan, panenka hareketi yaparak şık bir gol atan Zidane, takımını 1-0 öne geçirdi. Ancak maçın uzatma dakikalarında Marco Materazzi'nin göysüne kafa atarak, hakem tarafından oyun dışı bırakıldı. Olaydan bir kaç saniye önce, Materazzi, Zidane'nın formasını fazla çekince, fransız futbolcu italyan futbolcuyla alay edercesine "formamı o kadar çok istiyosan, maçın sonunda veririm" deyince Materazzi "fahişe kız kardeşini tercih ederim" cevabını vermiş ve Zidane duygusal davranarak italyan futbolcuya vurmuş.[20]
20 Temmuz 2006 tarihinde, Zinedine Zidane FIFA tarafından üç maça ve 7500 isviçre frankı para cezası aldı ; Materazzi ise iki maç ve 5000 isviçre frankı para cezasına çarptırıldı. Zidane turnuvanın en iyi futbolcu ödülünü cezasına rağmen korudu.[21]
Zidane ilk kez böyle durumlarda soğukkanlılığını kaybetmiyordu : 1998 FIFA Dünya Kupası'nda suudi arabistan'lı futbolcuya kasten basarak kırmızı kart görmüştü ; 24 Ekim 2000 tarihinde, Şampiyonlar Ligi Hamburger SV maçında, 24. dakikada alman defans oyuncusu Jochen Kientz'e ikisi yerdeyken kafa atmıştı, hakem terredütsüz kırmızı kart göstermiş ve Zidane 5 maç ceza almıştı.[22]
Bu olaylara rağmen, Zidane fransız halkın gözünde kahraman olarak kalmıştır. 2007 yılında, Yannick Noah'dan sonra Fransa'da en çok sevilen 2. ünlüdür

ERAGON






Eragon, 2006 yapımı ABD yapımı fantastik film.




Film, Christopher Paolini'nin filmle aynı ismi taşıyan kitabından uyarlanmıştır. Filmde, Edward Speleers (başrol), Jeremy Irons, Garrett Hedlund, Sienna Guillory, Robert Carlyle, John Malkovich, Djimon Hounsou ve Joss Stone gibi isimler yer almıştır. Yönetmeni Stefen Fangmeier'dir. Filmde 17 yaşındaki bir çiftçi çocuğun Spıne'de avlanırken bulduğu bir taşla hayatı değişir.Ailesinin para kazanacağını umarak satmak ister ama iş işten çoktan geçmiştir.Yumurta çatladığında karşısına bir ejderha yavrusu çıkar. ejderha yumurtasını arayan kral, ejderhası ölmüş eski bir süvari olan brom u bulmaları için ra'zac denilen yaratıklar gönderir. brom eragonu alıp kasabadan kaçarlar. ilk başta brom un sadece bir hikayeci olduğunu düşünen eragon onun ejderhalar, süvariler konusundaki bilgilerini, dövüş ve sihir yeteneği görünce onun süvari olduğunu anlar. daha sonradan rüyalarında gördüğü bir elfi kurtarmak için bromu dinlemez ve bir şehirdeki hapisaneye gider. orada shade in onu tuzağa düşürdüğünü görür. shade ( son derece güçlü ve kötü ruhlar tarafından yönetilen bir büyücü) brom orada eragonu korumata çalışırken ölür. eragon ejderhası ve bir yabancı murtgahın yardımlarıyla hapisaneden kaçar. birlikte vardeni bulur ve savaşın yakın olduğunu öğrenirler. savaşta eragon shade'i öldürür.

Günün Yıldızı:Eva Mendes




Eva Mendes (d. 5 Mart 1974, Miami) Küba asıllı Amerikalı aktris. Daha Hızlı Daha Öfkeli, Hitch ve Hayalet Sürücü (Ghost Rider) filmleri en çok tanındığı filmlerdir. Bir röportajında 50 farklı eyalette seks yaptığını söylemesi gündeme bomba gibi düşerken,yaşadığı ilişkilerin hepsinin farklı olmadığını söyleyerk tepki çekmişti.

ARDA TURAN DOMUZ GRİBİ!!!


Tedavisi yoğun şekilde süren Arda Turan'da domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsüne rastlandığı açıklandı.

Galatasaray Spor Kulübü'nden yapılan açıklamada, burun akıntısı, ateş ve genel halsizlik şikayetleri olan yıldız futbolcunun tahlillerinde H1N1 test sonucunun pozitif çıktığı kaydedildi.
Konuyla ilgili detaylı olarak bilgilendirilen ve tedavisine hemen başlanan Arda'nın 23 Kasım Pazartesi gününe kadar takımdan ayrı olarak tedavisine devam edileceği de duyuruldu.
ROMA'YA GİTMİŞTİ

Sarı kırmızılı futbolcu bu durumda takımının 22 Kasım Pazar günü oynayacağı Manisaspor karşılaşmasında forma giyemeyecek.
Arda Turan, Milli maçlara verilen aradan dolayı iki günlük iznini geçirmek için gittiği Roma gitmiş ve oradan ağır hasta olarak dönmüştü

TSUBASA



Kaptan Tsubasa
Kaptan Tsubasa (Japonca: キャプテン翼, - Kyaputen Tsubasa), 1981'de Yoichi Takahashi tarafından yaratılmış bir manga serisidir. Manga popülerlik kazanınca aynı isimle anime olarak da uyarlanmıştır. Öykü bir Japon genç takımın ve onun yıldız oyuncusu Tsubasa Oozora'nın yaşadıklarını anlatmaktadır. Türkiye'de "Küçük Golcü" olarak da yayınlanmıştır.

Manga olarak çıkan serileri; 1981-1988 arasında Captain Tsubasa, 1994-1997 arasında Captain Tsubasa: "World Youth" Saga, 2001-2004 arasında Captain Tsubasa: Road to 2002 ve 2005'ten 2008 kadar Captain Tsubasa: Golden 23 olarak yayınlandı. Şimdi ise Captain Tsubasa: Kaigai Gekito Hen in Calcio olarak yayınlanmaktadır. Ancak Captain Tsubasa: Golden 23 bitmemiş, ara verilmiştir.
Daha sonra animeye çevrilen seri 1983-1986 arasında Captain Tsubasa ismiyle yayınlandı. 1985-1986 arasında dört tane filmi çekildi. 1989'da serinin devamı Shin Captain Tsubasa adını aldı. Sonradan çıkan seriler 1994-1995 arasında Captain Tsubasa J, daha sonra Captain Tsubasa: Holland Youth ve 2001-2002 arasında Captain Tsubasa: Road to Dream isimleriyle yayınlandı.
Kaptan Tsubasa


Tsubasa Ozhora, Dünya Kupası'nı Japonya adına kazanmak isteyen ve futbolu çok seven bir ilkokul öğrencisidir. Babası dünyayı dolaşan bir kaptan olduğu için annesiyle yaşar. Aile, Nankatsu'ya taşınır. Nankatsu şehrindeki yerel okul olan Nankatsu İlkokulu ve özel okul olan Şuutetsu arasından bir seçim yapması gereken Tsubasa, Şuutetsu ilkokulundaki yetenekli kaleci Genzo Wakabayashi'ye rakip olmak için Nankatsu okuluna kaydolmaya karar verir. Burada Tsubasa futbol sevdalısı Ryou Ishizaki ve Nankatsu'ya destek veren, futbolu seven bir kız olan Sanae ile tanışır. Tsubasa'nın babasının arkadaşı Brezilyalı futbolcu Roberto Hongo, Tsubasa'yı futbol konusunda geliştirmeye başlar. Yakın zamanda o da Nankatsu ilkokulu takımının koçu olur ve takımı eğitirken, Tsubasa'ya özel vuruş teknikleri öğretir. Bu sırada babasının işi yüzünden hep dolaşmak zorunda kalan Taro Misaki, takıma katılır ve Tsubasa'nın en iyi arkadaşı olur. Tsubasa ve Misaki "Altın İkili" olarak bilinirler ve Nankatsu bölge takımına ulusal turnuvada şampiyonluğu kazandırırlar. Bu sırada Kojiro Hyuga, Ken Wakashimazu, Jun Misugi, Hikaru Matsuyama, Shun Nitta gibi önemli yeteneklerle tanışır ve onlarla karşı karşıya oynarlar. Nankatsu takımı Taro Misaki ve Genzo Wakabayashi'nin ayrılmasına rağmen Tsubasa'nın önderliğinde 3 yıl daha üst üste ulusal şampiyon olur. Ardından Japonya'nın en iyi oyuncularından bir Japonya genç takımı kurulur ve bu takım 16 yaş altındaki oyuncular için dünya şampiyonluğunu kazanırlar. Hikayenin sonunda Tsubasa mezun olur ve futbol hayatını Brezilya'da devam ettirme kararı alır
Kaptan Tsubasa Dünya Gençlik Şampiyonası

Tsubasa, antrenörü Roberto ile São Paulo (Road to 2002 animesinde FC Brancos) takımında oynamaya başlar ve finalde Flamengo (Road to 2002 animesinde FC Domingos) takımını 4-3 yenerek Brezilya şampiyonu olur. Bu dönemde Tsubasa, takımının en önemli oyun kurucularından biri olan Pepe ve Flamengo oyun kurucusu Carlos Santana gibi yeteneklerle tanışır.
Bir yandan da Tsubasa'nın Japonya'daki eski rakiplerinden biri olan Shingo Aoi, İtalya'da top koşturmak için Japonya'dan ayrılır. İtalya'ya gidince, onu bir İtalyan takımına seçtireceğini söyleyen bir adam tarafından dolandırılır ve beş parasız kalır. Shingo para kazanmak için ayakkabı boyacılığı yapar, bazen de top cambazlığı yaparak fazladan para kazanır. Hikayenin devamında Inter Milan'ın koçları tarafından keşfedilir ve ofansif ortasaha olarak takıma çağırılır.
Japonya Genç Takımı, AFC Asya Genç Kupası'nın 1. turuna yeni çalıştırıcıları Gamo'nun 2. tura kadar takımdan uzaklaştırdığı Misaki, Hyuga, Nitta, Jito, Soda ve Tachibana kardeşlerden eksik bir şekilde katılır. Ama Tsubasa, Wakabayashi ve Shingo'nun takıma girmesiyle 1. turu atlarlar ve takımdan uzaklaştırılan oyuncuların yeniden takıma alınmasıyla kupayı kazanarak FIFA Dünya Gençler Şampiyonasına katılmaya hak kazanırlar.
Japonya Genç Takımı oynadığı maçlarda Meksika, Uruguay, İtalya, İsveç, Hollanda gibi takımları yendikten sonra finalde Brezilya'yla karşılaşır. Brezilya'da Natureza'nın, Wakabayashi'ye ceza sahası dışında gol atan üçüncü futbolcu olmasına karşın Tsubasa'nın hat-trick'i ve "Altın Gol"ü sayesinde kupayı Japonya kazanır. Kupadan sonra Tsubasa, uzun süreli aşkı olan Sanae'ye evlenme teklifi eder. Bu başarıdan sonra yeni eşi Sanae ile La Liga'da FC Barcelona (Road to 2002 animesinde FC Catalunya) takımında oynamak için Brezilya'dan ayrılır
Kaptan Tsubasa 2002 Yolu

Tsubasa'nın FC Barcelona'ya transferi sırasında Kojiro Hyuga da Juventus (Road to 2002 animesinde FC Piemonte) takımına transfer edilir. Tsubasa antremanlarda iyi oynasa da koç Van Saal (Road to 2002 animesinde Edward) tarafından Rivaul ile beraber oynayamaz denerek B takımına gönderilir.
Hyuga ilk maçında iyi oynayamaz ve oyundan çıkarılır. Onun yerine oyuna giren David Tresaga galibiyet golünü atar. Almanya'da ise Hamburg (Road to 2002 animesinde Grunwald) takımında oynayan Wakabayashi ilk maçında Karl Heinz Schneider'ın yıldızlaştığı Bayern Münih (Road to 2002 animesinde Routburg) karşısında iyi kurtarışlarına rağmen 2 hata yaparak takımının 2-1 yenilmesine neden olur. Tsubasa ise Rivaul önderliğinde Barcelona'nın, arkadaşı Carlos Santana'nın yeni takımı Valencia (Road to 2002 animesinde San Jose) karşısında 2-2 beraber kaldığı maçı tribünden izler.
İtalya'da Hyuga Reggina'ya, Shingo Aoi de Albese takımlarına satılır. Tsubasa ise B takımında 3 maçta 12 gol, 11 asist yapar. Rivaul'un sakatlanması nedeniyle ve takımının dört maçta sadece bir puan kazanması yüzünden Real Madrid maçı kadrosuna çağrılır. Tsubasa'nın eski rakibi Brezilya'lı Natureza'yı alan Read Madrid, Rivaul'un da sonradan girdiği maçta Tsubasa'nın 3 gol ve 3 asistine engel olamaz ve maçı Barcelona 6-5 kazanır.
(Kaptan Tsubasa (Road to 2002 - Go for 2006) adlı 5 bölümlük kısa bir seri de yayınlanmıştır. Burada Hyuga ve Aoi'nin İtalya'daki yeni takımlarıyla maçları gösterilmiştir. Hyuga kendini antremanlara verip, ilk maçında hat-trick yapmıştır.)

Kaptan Tsubasa Altın 23
Tsubasa, Barcelona ile oynamaya devam ederken, Kazami ve Furukawa adlı yetenekli iki futsal oyuncusu Japonya'nın 22 Yaş Altı Milli Takımı'na girer ve kadro Altın 23 olarak adlandırılır. Japonya 20 Yaş Altı Milli Takımı da AFC Gençler Şampiyonasını kazanır. Bu arada Tsubasa, Sanae'nin hamile olduğu haberini alır. Hoca eski U-20 hocası Minato Gamo ise Vasco da Gama'da oynayan Japon Soga'yı milli takıma çağırır ancak Soga kabul etmez.
Wakabayashi teknik direktör Zeeman ile anlaşamamalarından dolayı kadroya giremez ancak onu almak isteyen birçok takım vardır. Kaleci milli takıma da çağrılır. Minato Gamo ise her yerde oynayabilen Igawa'yı milli takıma girmesi için ikna etmeye çalışmaktadır. Tsubasa ise ligdeki başarısına devam etmektedir.
Japonya-Nijerya maçı heyecanlı geçer. Ochado ve Shingo Aoi'nin takım arkadaşı Bobang gibi iki şampiyon oyuncuya sahip Nijerya maça iyi başlar. Ancak Wakabayashi bir penaltı kurtarır. Daha sonra kurtardığı bir topu hemen oyunca sokup Wakashimazu'ya bir rövaşatayla gol attırır. Bobang ve Ochado'nun golleriyle durum 2-1 olsa da Misaki'nin son dakikadaki golüyle maç 2-2 biter. Bu sorada Minato Gamo, Gakuto Igawa'yı milli takıma katılmaya kabul ettirir.
Hala devam etmekte bölümlere göre, Tsubasa hala takımında başarılı bir şekilde oynamaktadır ve Wakabayashi'li, Gakuto'lu, Nitta'lı Japonya olimpiyatlara katılma elemelerinde grubunda ikinci durumdadır ama sadece birinci olimpiyatlara katılmaktadır.

17 Kasım 2009 Salı

2010'un Yeni Çıkan Oyunları

Resident Evil 5
Red Faction Guerillas
Need For Speed: Shift
Majesty 2 The Fantasy Kingdom Sim
Batman Arkham Asylum
Raven Squad: Operation Hidden Dagger
Mini Ninjas
Darkest Of Days
Wolfenstein
Order Of War
Cloudy with a Chance of Meatballs
Twin Sector
Blood Bowl
Tropico 3

Günün Yıldızı:ALIZEE JACOTEY


Alizee 21 Ağustos 1984 yılında Fransa'nın Korsika adasında doğmuştur. 5 yaşında bale dersleri almaya başlayan şarkıcı 1999 yılında, Fransız Métropole 6 kanalında yayınlanan Graines de Star adlı yetenek yarışmasını kazanınca şarkıcı - söz yazarı Mylène Farmer ve besteci Laurent Boutonnat tarafından keşfedilmiştir. Bu ikilinin büyük desteğiyle çıkardığı iki stüdyo albümü Gourmandises ve Mes Courants Electriques Fransa içinde ve dışında büyük başarı yakalamıştır
2000'de çıkardığı Gourmendises adlı ilk albüm, Fransa'da üç ay içinde 300.000'den fazla satarak "platin plak" ödülünü kazanmıştır.Özellikle bu albümde bulunan Moi Lolita adlı parça, pek çok Avrupa ve Doğu Asya ülkesinde popüler müzik listelerinde bir numaraya tırmanmıştır.2003'te çıkan Mes Courants Électriques adlı ikinci albüm, ilki kadar olmasa da yüksek satış oranlarına ulaşmıştır.

İkinci albümünün piyasaya çıkışının ardından turneye çıkan Alizée,2003 sonbaharı boyunca Fransa, Belçika ve İsviçre'de toplam 43 konser vermiştir. 2003'te Fransız şarkıcı Jérémy Châtelain ile evlenen Alizée'nin bu evlilikten Annily adında bir kızı olmuştur. Müzik kariyerine bir süreliğine ara vermiş ve 2007 Aralık ayında Psychedelices albümü ile yeniden müzik dünyasına dönüş yapmıştır.

Albümler


2000: Gourmandises

2003: Mes Courants Électriques

2004: En Concert (Live Album)

2007: Tout Alizée

2007: Psychédélices
 
Şarkılar:
 
2000: "Moi... Lolita"


2000: "L'Alizé"

2001: "Gourmandises"

2001: "Parler tout bas"

2003: "J'en ai marre" / "I'm Fed Up"

2003: "J'ai pas vingt ans" / "I'm Not Twenty"

2003: "À contre-courant"

2007: "Mademoiselle Juliette"

2008: "Fifty-Sixty"

Ankaragücü Norveçli Teknik Adamı Getirdi...


Ankaragücü'nde, teknik direktör Hikmet Karaman ile yolların ayrılması sonrasında arayışlar sürürken, başkent ekibi, Norveçli teknik direktör Trond Sollied'i bugün akşam saatlerinde Ankara'ya getirdi.Esenboğa Havalimanı'nda kulüp genel menajeri Ender Yurtgüven tarafından karşılanan Sollied, daha sonra yardımcısı Herman Vermeulen, teknik danışmanı Rob Groener ile birlikte Saray Tesisleri'ne geldi. Tesisleri, kulüp başkanı Ahmet Gökçek ve yöneticilerle birlikte gezen Norveçli teknik adamla akşam yemeğinden sonra görüşmelere başlanacak.

Ankaragücü, Norveçli teknik adamla anlaşma sağlanması durumunda, yarın kulüp binasında resmi sözleşme
imzalayacak.

. Sporting Lizbon, Terim’in peşinde



Portekiz basını, Sporting Lizbon’un, Fatih Terim’le anlaşmak üzere olduğunu duyurdu. Gazeteler, Paulo Benito’nun yerine düşünülen Terim ile yapılan görüşmelerin olumlu yönde sürdüğünü yazdı.Rio Ave ile berabere kalarak lider Braga’nın 11 puan gerisine düşen Sporting Lizbon’da acil olarak toplanan yönetimin, Benito’nun yerine Fatih Terim’in göreve getirilmesini masaya yatırdığı kaydedildi.
Gazeteler, Sporting Lizbon’un, Türk Milli Takımı’nı çalıştırırken yıllık 1.6 milyon euro kazanan Terim’e bu parayı ödemesinin imkansız olduğunu da belirterek, tecrübeli hocanın ikna edilmeye çalışıldığını savundu.

Cimbom Fener'e dava açıyor


Sarı-kırmızılı kulüp, geçen hafta resmi internet sitesinden, "Galatasaraylı bazı sporcuların da aralarında bulunduğu 40 kişilik bir grup, Fenerbahçe Burnu'ndaki yüzme tesislerimize baskın düzenledi" açıklamasını yapan Fenerbahçe hakkında dava açma kararı aldı. Galatasaray Yüzme Takımı Teknik Direktörü Yılmaz Özüak, sarı - kırmızılı sporcuların da suçlaması nedeniyle dava açmaya karar verdiklerini söyledi. Özüak, "Suçlanan sporcularımız milli yüzücülerdir. Aytekin Mindan, Emin Ali Başer, Volkan Ayaşlı, Cem Paşaoğlu, Can Eter ve Alp Gökay'ın isimleri saldırıda geçiyor. Galatasaray Kulübü'nün avukatı bu konuda gerekli girişimlerde bulunacak" açıklamasını yaptı.

FUTBOLUN ENLERİ


Futbolun En'leri, Guiness Rekorlar Kitabı'na girmiş olan ve alanında en yüksek değerlere ulaşmış olan kişiler, takımlar ve federasyonlardır. Bu istatistiklerden başlıcaları aşağıdadır:
Bir Maçta En Çok İzleyici:

16 Temmuz 1950, Maracana Stadyumu, Brezilya - Uruguay, 199.854 kişi
En Şişman Kaleci:

İngiltere'den Willie Hanry Foulke, 141 kg.
En Başarılı Kaleci:

Atletico Madrid'den Abel Resino, 1275 dakika gol yemedi
En Çok Gol Atan Kaleci:

Paraguay'dan Jose Luis Chilavert, 54 gol.
En Yüksek Transfer Bedeli:

Juventus'dan Real Madrid'e, Zinedine Zidane, 90 Milyon Dolar.
En Golcü Oyuncu:

Brezilya'dan Pele, 21 yılda 1279 gol.
En Farklı Millî Maç Galibiyeti:

Avustralya - Amerikan Samoa, 13 - 0.
En Uzun Yenilmezlik Süresi:

İngiltere Premier Ligi, Arsenal FC, 7 Mayıs 2003 - 16 Ekim 2004 tarihleri arası.
Bir Maçta En Çok Penaltı Kaçıran Oyuncu:

Arjantin'den Martin Palermo, Arjantin - Kolombiya maçında 3 penaltı kaçırdı, Maç 0-3

Kolombiya'nın galibiyetiyle bitti.
Dünya Kupası'na En Çok Katılan Oyuncular:

Almanya'dan Lothar Matthaeus ve Meksika'dan Antonio Carbajal, 5 defa.
Dünya Kupası'nda Forma Giyen En Yaşlı Oyuncu:

Kamerun'dan Roger Milla, 42 yaşında.
Dünya Kupası'nda Forma Giyen En Genç Oyuncu:

Kuzey İrlanda'dan Normal Whiteside, 17 yaşında.
Dünya Kupası'nda Atılmış En Erken Gol:

Türkiye'den Hakan Şükür, 11. saniyede, Güney Kore - Türkiye maçında, Maç 2-3 Türkiye'nin galibiyetiyle bitti.

Alex De Souza Hagi'yi ikiye katladı

Fenerbahçe'de forma giydiği 225 maçta 113 gol atıp 102 de asist yapan Brezilyalı futbolcu, Galatasaray'ın efsane oyuncusu George Hagi'yi istatistiksel olarak geride bıraktı.


Fenerbahçe bu sezon hem ligde hem de Avrupa'da fırtına gibi eserken, Kaptan Alex, attığı goller ve yaptığı asistlerle futbolseverleri yine kendisine hayran bıraktı. Türkiye'de 6. sezonunu geçiren

Hatta birçok futbolsevere göre Alex, Galatasaray'ın efsane futbolcusu George Hagi'yi bile unutturdu. Zira Hagi'nin futbolu bıraktığı 2001 yılından sonra Türkiye'deki en istikrarlı '10 numara' olan Brezilyalı, istatistiklerde de 'Karpatların Maradonası'nı geride bırakmayı başardı.
Tartışmasız bir numara
Fenerbahçe’de forma giydiği 225 maçta 113 gol atıp 102 de asist yapan Brezilyalı futbolcu, Galatasaray’ın efsane oyuncusu George Hagi’yi ‘istatistiksel olarak’ geride bırakırken saha dışında da hem yardımseverliği hem de kişiliğiyle takdir topluyor

Fenerbahçe bu sezon hem ligde hem de Avrupa’da fırtına gibi eserken, Sarı-Lacivertliler’in ‘10’ numarası Alex, attığı goller ve yaptığı asistlerle futbolseverleri ‘yine’ kendisine hayran bıraktı. Türkiye’de 6. sezonunu geçiren Brezilyalı yıldız, bu performansıyla ayrıca ‘en iyi 10 numara’ tartışmalarının da yeniden alevlenmesine neden oldu.
TEK BAŞINA TAKIM

SarI-Lacivertlilere 2004-05 sezonun başında gelen Alex, attığı 24 golün yanı sıra yaptığı 16 asistle Fenerbahçe’ye müthiş bir katkı yapıp şampiyonluğu da kazandırmıştı.
Bu performansın hemen hemen aynısını (15 gol, 24 asist) ertesi yıl da sergilemesine karşın hatırlanacağı gibi Denizli’yle son maçta berabere kalan Fenerbahçe şampiyonluğu Galatasaray’a kaptırmıştı.


2007’de gol kralı olduktan sonra Türkiye’deki en kötü sezonunu geçirdiği geçen yıl bile 11 gol, 12 asist istatistiklerini tutturmayı başaran yıldız oyuncu, Süper Lig, Türkiye Kupası, Süper Kupa ve Avrupa Ligi’nde oynadığı 225 maçta 113 gol atıp 102 de asist yaptı.


Galatasaray’ın efsane futbolcusu George Hagi ise Türkiye’deki 5 sezonunda forma giydiği 132 maçta 59 golünün yanı sıra 51 de asist yapmıştı. Avrupa kupalarında 44 maçta 13 gol, 18 asist yapan Alex, Hagi’nin 36 maçta 8 gollük performansını da ‘istatistiksel olarak’ geride bıraktı.

EN YAKIN RAKİBİ ARDA

Bu sezona baktığımızda ise Alex’e rakip olarak G.Saray’dan Arda, Elano; Beşiktaş’tan Tabata ve Trabzon’dan Colman göze çarpıyor. Özellikle Sarı-Kırmızılı takımın genç kaptanı bu sezon 16 maçta 5 gol, 15 asist istatistikleriyle Brezilyalı yıldıza en yakın isim olarak göze çarpıyor.


G.Saraylı Elano henüz beklentileri karşılayamazken 8 milyon euro’ya G.Antep’ten Beşiktaş’a geçen Tabata da Alex’in hem futbol hem de istatistik olarak yanına bile yaklaşamadı. Trabzonspor’da sol açık oynayan ancak gerçek pozisyonu oyun kurucu olan Colman ise 5 gol, 4 asistleen iyi sezonunu geçiriyor. Ancak bu isimlerin hiçbiri henüz Alex kadar istikrarlı bir görüntü çizemedi.



KİŞİLİĞİ DE 10 NUMARA

Alex’in bu kadar sevilmesinde futbolunun yanı sıra kişiliğinin de büyük payı var. Türkiye’de geçirdiği 6 sezonda şu ana kadar sadece 1 kırmızı kart gören Brezilyalı, saha dışında da sakin ve sempatik tavırlarıyla dikkat çekiyor. Ayrıca iyi bir aile babası olan yıldız futbolcu için ailesi dünyadaki en önemli olgulardan biri...

Rekorları getiren Alkış

Alex’in Fenerbahçe’de yavaş yavaş efsane yolunda ilerlemesi her zaman kolay olmadı. Zira Sarı-Lacivertlilerin 14 Şubat 2007, yani bir Sevgililer Günü’nde, UEFA Kupası’nda AZ Alkmaar’la oynadığı karşılaşma belki de Alex’in Fenerbahçe’den kopmasına neden olacaktı. İlk yarısı 1-1 biten mücadelenin ikinci bölümünde Hollanda temsilcisi 2 dakikada 2 gol bularak bir anda skoru 3-1’e taşıdı. Ardından Fenerbahçe taraftarı takımda 3. sezonunu geçiren ve tribünlerin sevgilisi haline gelen Alex’i kötü oyun ve skorun sorumlusu ilan ederek yuhalamaya başladı. Top her ayağına gelince ıslıklanan Alex dışında, tribünde maçı seyreden eşi Daianne de bu durum karşısında şok geçirdi. 3-3 biten maç sonunda Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, futbolcusunu ‘ayakta alkışlayarak’ ona ne kadar güvendiğini gösterdi. Yıldırım’ın bu ufak jesti Alex’in takımda kalmasını sağlayan olaydı. Zira taraftarın tepkisinden sonra Türkiye’den ayrılmayı düşünen Alex ve eşi Daianne, Başkan Aziz Yıldırım’ın bu jestinden oldukça duygulanarak ayrılma kararını rafa kaldırdı.

O hep vardı

Galatasaray Hagi’den sonra Felipe ve Lincoln’den istediği verimi alamazken Beşiktaş ise Ricardinho ve Delgado’da hayal kırıklığı yaşadı
Türkiye’deki ‘10’ numara sevdası her geçen gün artarken Galatasaray ve Beşiktaş efsane isimlerinin futbolu bırakmasının ardından bir türlü aradığı oyun kurucuyu bulamadı. George Hagi’nin 2001 yılında futbolu bırakmasının ardından ikinci Fatih Terim dönemini yaşayan Sarı-Kırmızılılar, Brezilya’nın Vasco de Gama takımında oynayan Felipe ile anlaştı. Brezilya Milli Takımı’nda da zaman zaman forma şansı bulan Felipe, Galatasaray formasıyla 14 maça çıktıktan sonra Flamengo’ya gönderildi. Bir dönem ‘gerçek’ bir 10 numarasız mücadele eden Sarı-Kırmızılılar 2007’de ise Schalke’den Lincoln’ü transfer etti. Brezilyalı oyuncu oldukça yetenekli olmasına karşın sorunlu kimliğiyle Galatasaray’a 2 sezonda yarardan çok zarar verdi. Beşiktaş ise Sergen Yalçın’ın ardından 2006’da Brezilya Milli Takım oyuncusu Ricardinho’yu renklerine bağladı. Siyah-Beyazlı formayla 2 sezonda 70 maça çıkan Brezilyalı ancak 13 gol atabildi ve bileti kesildi. Daha sonra Basel’den alınan Delgado’da bir türlü istenen seviyeye çıkamadı.

RakipBul Halı Saha Futbol Ligi

http://www.rakipbul.com/



Rakipbul Nedir?
Misyonumuz:
Futbolsever Türk insanı için stresten uzak, eğlence dolu bir ortam hazırlamak.
Vizyonumuz:
Türkiye çapında bilinirlik sağlayarak, değişik bölgelerdeki takımlar arasında güzel bir rekabet ortamı sağlamak.


Rakipbul Nedir?
Sizler gibi halısahada futbol oynamaktan büyük keyif alan 3 genç, çok maç yapmak istedikleri 3 maçın ilkinde karşılarına çıkacak bir rakipbulamadılar, ikincisinde tanımadıkları ve gücünü bilemedikleri bir rakiple yaptıkları bir maçta çok zayıf kalarak yenilip oynadıklarından hiçbir şey anlamadılar. Sonuncusunda ise buldukları rakip çok zayıf çıktı, fark attılar ama bu sefer de terlemediler bile...

İşte bu problemden yola çıkan bu 3 kişi öyle bir site hayal ettiler ki, içinde çokça takım bulunsun rakip seçeneği fazla olsun, bu takımlar oynadıkları maçlara göre puan alsınlar ve böylece bu takımın daha önceki maçlarından gücünü bilelim, alacağımız puan rakibimiz güçlendikçe artsın, yaptığım her maçın haberleri, ropörtajları, fotoğrafları, videoları, yorumları olsun ve en önemlisi tüm bunları hiçbir katılım ücreti ödemeden üstelik rüya gibi ödülleri kazanma şansımız olarak yapabilelim. Sanırız Rakipbul La Liga size bu hayallerden de ötesini sunuyor...

La Liga nedir?


Rakipbul La Liga halı saha takımlarını internet üzerinde buluşturan bir online hizmettir. Bu hizmet sayesinde takımlar ücretsiz bir şekilde kolayca siteye üye olabilir ve diledikleri takıma, diledikleri saatte, diledikleri sahada maç yapma teklifinde bulunabilirler. Yapılan maçlar neticesinde, takımlar puan ve seviyelerine göre çeşitli renklere ayrılırlar. Bu sistem size teklif yapacağınız takımın gücü hakkında bilgi verir.

Galibiyette alınan puan rakibin gücü ile doğru orantılıdır. Siyah bir takımı yendiğinizde 5 puan kazanıyorken, kırmızı takımı yendiğinizde 4, yeşil takımı yendiğinizde 3, mavi takımı yendiğinizde 2, sarı takımı yendiğinizde ise 1 puan alma hakkını elde edersiniz. Unutulmamalıdır ki Rakipbul La Liga, heyecanı risk ile buluşturan bir sistemdir. Genel puan değerlendirmelerinin aksine Rakipbul La Liga’da mağlubiyette puan kaybı yaşanmaktadır. Bu sayede sıralama her an değişebilmekte ve heyecan hep maksimum seviyede kalmaktadır. Puan kaybı da rakibin gücü ile orantılıdır.

Sitede yapacağınız maç adedi sizlere güçlü takımlarla maç yapma olanağı doğuracaktır. Bir takım ilk 10 maçında RooKie (çaylak), 10-20 maçında eXPeRT (uzman), 20'den sonraki maçlarında ise Prof. sayılır. Çaylak takım kendinin 19 puan üzeri ve onun altındaki tüm takımlara maç teklifi yapabilirken, uzman takım kendinin 39 puan üstü onun altındakilere, profesyonel takımsa herkese teklif yapabilme hakkına sahiptir.
Rakipbul La Liga'ya nasıl ve ne zaman üye olunur?
Rakipbul La Liga'ya sezonun başında, ortasında veya sonunda, istediğiniz her an dahil olabilirsiniz. Yapacağınız işlem ise çok basit.
Öncelikle sitenin solundaki "Yeni Üye" butonuyla bireysel üyeliğinizi tamamlayın.


E-mail ve şifrenizle giriş yapmanın ardından yine sol taraftaki "Takım Kur" seçeneği ile 12 kişilik kadronuzu oluşturun.


Takımınız Rakipbul La Liga'ya hazır!!!

YENİLİKLER:

Kendin Ayarla:

Geçtiğimiz sezon yaşanan en büyük sorun olan maç ayarlama sırasındaki zaman kaybına artık bir butonla son verdik. Maçınızı kendiniz ayarlayacak ve rakibinizi daha rahat bulacaksınız. Yukarıdaki bu butona bastığınız anda karşınıza çıkan takvimden seçtiğiniz saatte maç yapma isteğinizi, istediğiniz saha ve takım özelliklerini de girdikten sonra siteye giren her üye görebilecek ve bu talebinize uygun olan takımın teklifinizi kabul etmesi halinde rakibinizi rahatça bulabileceksiniz.

Bireysel Üyelik:

Daha önce yalnız takım kaptanlarının üye olması ve takımın diğer üyelerinin sitede yalnızca ismen var olması en başından beri bizim için önemli bir eksiklik olmuş ve yeni sitede en çok dikkat ettiğimiz özelliklerden biri olarak kendisini göstermiştir. Bu bağlamda, artık siteye kaydolan takımların tüm oyuncuları teker teker siteye kaydolabilecek ve sitenin avantajlarında bireysel olarak da faydalanabileceklerdir. Böylece herkes fotoğrafını siteye koyabilecek, bilgilerini ve oyun mevkilerini herkesle paylaşabilecektir.

Transfer:

Bireysel üyeliğin aktifleştirilmesinin ardından ilk akla gelen oyuncuların bireysel olarak takım değiştirebilmesiydi. Ve bir yenilik de bu konuda gerçekleşti. Artık her takım her oyuncuya takımına gelmesi için davet yollayabilecek.

Forum:

Yepyeni içeriğiyle ve yoğun katılımıyla forum, Rakipbul Birliğindeki tüm üyelerin birbiriyle çok daha iyi tanımasını sağlayacak.

Anket:

Rakipbul Anketle artık kararı üyeler verecek… Gündem ve gündem dışı konularda birçok konu ankete sunulacak ve Rakipbul’da alınan tüm kararlara artık anketteki cevaplarıyla üyelerimiz de katılacak.

Yorumlar:

Rakipbul’da artık siz de konuşacaksınız. Haberlere, yazar yorumlarına, takımlara ve organizasyonlara yapacağınız yorumlarla siz de üyelerin sesi konumuna gelebilirsiniz.

Değişen Yazar İçerikleri:

Yazarlarımız artık Rakipbul harici yazılarıyla değişen içerikleriyle sizi müdavimleri haline getirecekler. İtalyan Kesim, Gündem Dışı yazılarıyla Türkiye Süper Ligi’ni yorumlarken, Halısaha Profesörü yaptığı sürpriz ve bomba İddaa yorumlarıyla artık size para da kazandıracak.

Kısacası artık siz de Rakipbul.com’un tiryakisi olacaksınız…

"Nigris tüm telkinlerimize rağmen oynadı"


Kalp krizi sonucu hayatını kaybeden De Nigris'in menajeri Alper Gökdemir, ''Futbolcumuz, avukatımız ve bizlerin telkinlerine rağmen profesyonel kariyerine devam etme kararında ısrarcı olup Yunanistan sağlık kuruluşlarından 'oynayabilir' raporu alarak bu kararını da uygulamıştır'' dedi...

Alper Gökdemir, medyada De Nigris'in ölümü sonrası kendilerini eleştiren haberler yayımlandığını belirterek, eleştirilerin haksız olduğunu savundu.


Gökdemir, şunları kaydetti:

''Dönemin Ankaraspor yetkililerinin belirttikleri gibi hastalığı ile ilgili bizi bilgilendirmiş ve biz de bunu oyuncumuzla paylaşmamıza rağmen İspanya ve Meksika'dan aldığı oynayabilir raporlarını gösterip avukatımız Kemal Kapulluoğlu ve bizlerin telkinlerine rağmen profesyonel kariyerine devam etme kararında ısrarcı olup Yunanistan sağlık kuruluşlarından oynayabilir raporu alarak bu kararını da uygulamıştır.

Medyada yer alan sağlık sebeplerinden dolayı fesih haberleri gerçeği yansıtmadığı gibi oyuncumuz Larissa Kulübüne transfer olmadan önce arşivleri biraz incelemeniz halinde kamuoyunun da göreceği gibi yine Ankaraspor tarafından tebliğ edilen antrenman programını kontratından doğan haklarını kaybetmemek için günü gününe uygulamıştır.

Türkiye'de ve dünyada hiçbir kulübün ve oyuncu danışmanlık şirketinin sporcunun hayati tehlikesini hiçe sayarak oyuncuyu ayartıp bunun üzerinden nemalanamayacağına inancımızın sonsuz olduğunu belirtip bu acı olaydan oyuncuların ders çıkartıp spor ailesinin böyle acılarla karşı karşıya gelmemesini tüm kalbimizle dileriz.''

Türkiye Kupası # Gruplar


Maçlar, 23 Aralık 2009 Çarşamba, 10 Ocak 2010 Pazar, 13 Ocak 2010 Çarşamba, 17 Ocak 2010 Pazar, 27 Ocak 2010 Çarşamba günü yapılacak.Gruplarında ilk iki sırayı alacak takımların yapacağı çeyrek final karşılaşmaları, 3-10 Şubat 2010 tarihlerinde oynanacak. Yarı final maçları 24 Mart-14 Nisan 2010, final maçı ise 5 Mayıs 2010 tarihinde yapılacak.








Grup ilk maçlar: 23 Aralık 2009 Çarşamba

Grup ikinci maçlar: 10 Ocak 2010 Pazar

Grup üçüncü maçlar: 13 Ocak 2010 Çarşamba

Grup dördüncü maçlar: 17 Ocak 2010 Pazar

Grup beşinci maçlar: 27 Ocak 2010 Çarşamba


A GRUBU
Fenerbahçe
Eskişehirspor
Antalyaspor
Altay
Tokatspor



B GRUBU
Denizli Belediyespor
Trabzonspor
Galatasaray
Ankaragücü
Orduspor



C GRUBU
Giresunspor
Tarsus İdmanyurdu
Sivasspor
Bursaspor
Denizlispor



D GRUBU
Manisaspor
Kasımpaşa
Konya Şekerspor
Beşiktaş
İstanbul Büyükşehir Belediyespor

Hattrick

http://www96.hattrick.org/






Herkes kendi futbol takımını hak eder


Hattrick özgün bir çevrim içi futbol menajerliği oyunudur ve ücretsizdir. Burada hayalinizdeki takımı kurarsınız ve yeryüzündeki yüz binlerce kişiye karşı mücadele verirsiniz.

Kendi takımınızı alın - yeni yetenekler arıyoruz!

Stratejik menajerlik oyunu
Hattrick stratejik bir futbol oyunudur - rakiplerinizi hemen alt edin veya uzun vadeli bir strateji kurarak başarıya odaklanın. Hattrick 1997'den beri süregelen kalıcı bir oyundur!

Oynaması basit
Hattrick'te başlamak çok kolaydır; hiçbir şey indirmeniz gerekmez ve başarılı olmak için sürekli çevrim içi olmak zorunda değilsiniz.

Toplumsal bir oyun
İnsanlar Hattrick'in ana parçalarıdır. Sürekli canlı olan forumlarımıza göz atın ve dünyanın farklı bölgelerinden arkadaşlar edinin
 
Hattrick 1997 yılında Björn Holmér tarafından yaratıldı, ve o günden beri topluluk projesi gibi kaldı. Oyuncuların katılımı projeyi bugünlere getiren en büyük etken oldu.

Hattrick'in sahibi ve işleticisi, Johan Gustafson tarafından idare edilen Hattrick Ltd'dir. Hattrick, Extralives AB tarafından geliştirilmektedir.
Hattrick hayatını gücü köklerine dayanan bir hareket olarak devam ettirecek. Önemli değişikliklerde, oylama fonksiyonlarını kullanarak, alternatifler arasında sizlere danışarak karar vereceğiz. Aynı zamanda reklam, sponsor, yeni oyun kavramları, tasarım ve benzeri konularda da sizlere danışacağız.

Fm'nin Patronu Miles Jacobson'la Söyleşi



PCL: 3 boyutlu maç motoru football manager serisi için devrim niteliğinde bir yenilikti. Bu sektördeki en deneyimli firma olarak futbol menajerliği oyunlarında bir sonraki devrimin ne olacağını düşünüyorsunuz ?

MJ: Bunun ne olduğunu biliyorum ama size anlatmayacağım Takım içinde çalışmalar yaptık, bu yenilik oyuna ne zaman eklenir bilmiyorum – gelecek sene veya öbürkü sene olabilir – ama 3-D maç motoru kadar devrimsel olmasa da oldukça önemli bir değişiklik olacak. Kimsenin daha once yapmadığı, büyük birşey olacak. Football Manager serisini sürekli geliştirmeye çalışıyoruz. Bu sene de taktik ekranındaki değişiklikleri devrimci olarak niteleyebiliriz, gerçekten çok büyük değişiklikler yaptık. Oyun dünyasında aslında garip birşey var, PC Gamer İngiltere’de oyunumuz önincelemeye alınmştı. Orada konuştuğumuz yazarlar da, başkaları da oyunu nasıl geliştirirsek geliştirelim oyunun yeni versiyonunun eskisinden pek fazla değişiklik içermediğini söylüyorlar. Bu Alex Ferguson’a her sezon öncesi takımı yönetmekten önce fizik bulmacaları yaptırmaya benziyor. Yani oyunu geliştirmeye devam edeceğiz, oyun evrim geçirmeye devam edecek. Çünkü biz futbol yönetimiyle alakalı bir simülasyon yapıyoruz ve oyuna eklenebilecek bir sürü şey var hala. Henüz yapılmamış ve bizim yapmak istediğimiz önemli değişiklikler de var .Mesela taktiksel kontrolü çok daha geliştireceğiz, aynı şekilde maç motorunu da. Maç motorundaki 1 senelik değişimi de gözlemlemişsinizdir. Birkaç sene içinde nasıl olacağını bir düşünün. Oldukça heyecanlıyım gelecek için. Kişisel olarak da Football Manager 2010’un şu ana kadar yaptığımız en iyi oyun olduğunu düşünüyorum. Ve şimdiden FM 11, 12, 13 ve 14’ü nasıl daha iyi yapabiliriz diye düşünüyorum.
PCL: Maç motoru grafiksel olarak çok iyi gözükmüyor. Maç motorunda görseller belki PS3, Xbox 360 grafiği düzeyinde olamaz ama PS2 kalitesine ne zaman ulaşılabilir ?
MJ: Görüntüler için çalışan 5 kişilik bir takımımız mevcut şu anda. Hatta 4.5 diyebiliriz. Animasyonlar her sene gelişim göstermeye devam edecektir. Aslında biz Fifa görüntülerine yakın bir maç motoru yapmayı düşünmüyoruz. Yeterli sayıda çalışana ve imkana sahip değiliz bunun için. Veritabanı üzerinde çalışan 400.000 kişi var Football Manager için. Biz henüz lisansladığımız liglerdeki oyuncuların fotoğraflarını bile almakta zorlanıyoruz. Bilgiye zor ulaşılabilen bir ülkeyi düşünün, onların genç takımıyla ilgili resim bulmak imkansız. Kendi ülkemizdeki , İngiltere, takımların genç takımlarınında, rezerv takımlarında oynayan futbolcuların resimlerini bile bulmakta zorlanıyoruz. Çünkü kulüplerde onların resmi yok. As takımın futbolcularının resimleri ellerinde oluyor ama rezerv ve genç takımların oyuncularının resimleri olmuyor. Ayrıca ellerinde bulunan resimlerin çözünürlüğü de düşük olabiliyor. Birkaç yıl önce gerçek futboldaki herşeyi oyuna yansıtalım demiştik. Ama pratikte bunun mümkün olmadığını gördük. Bu yüzden yakın çekim kamera açılarımız da yok. Animasyonlar kesinlikle gelişecektir, oyuncu modelleri de gelişecektir, büyük ihtimalle motion capture falan da kullanacağız ilerde. Bir de firma olarak karar aldık her bir sene yapacağımız değişiklikleri sınırlı tutacağız. Bu hatayı daha önce yaptık ve oyunda çok fazla hata ortaya çıktı. FM 10’un çıkış versiyonunda FM 09’un 3.patch’li halinden daha az hata var. FM 10’daki bu hataları da yakın zamanda düzelteceğiz bu arada. Az önce belirttiğim gibi haddinden fazla yenilik yapmaya çalışınca ortaya hata dolu bir oyun çıkıyor ve bunu hiçbir müşterinin hakettiğini düşünmüyorum
PCL: Taktiksel değişimlerden bahsetmiştiniz. Bu değişikliklerin bir kısmı FM Live oyununda mevcuttu. FM Live’da bunları test edip buraya aktardınız sanıyoruz ki ?
MJ: Taktiksel değişimleri orada denedik, evet. Bu taktik ekranı için birçok çalışma yapıldı. FM hayranları da bu projede fikirlerini bizlerle paylaştı. İnsanların daha rahat kullanabileceği ve ayrıca daha detaylı, daha güzel bir taktik ekranı ortaya çıktı. FM live’da kullandık ve çok iyi tepkiler aldı, biz de bu özelliği FM’ye kattık. Birkaç değişiklik yaptık, biraz daha geliştirdik ve FM 10’a koyduk. Bu geliştirmeler de FM Live’a yansıyacak tabi ki.
PCL: FM Live çok değişik bir oyun. Onu ayrı tutarsak , FM’nin online modunu geliştirmek için herhangi bir düşünceniz var mı ?
MJ: Henüz bilmiyorum ama her yıl online modunu geliştirme adına bir sürü fikir ortaya atılır. Bazıları gerçekleşir , bazıları gerçekleşmez. Şu anda oyunun online modunu düzenleyebilecek bir servis sağlayıcı ile anlaşmamız yok. Ayrıca oyunu online olarak oynayanların sayısı çok az olduğu için SEGA da bu konuya yatırıma pek sıcak bakmıyor. Kendi ’server’larını bu iş için kullandırmaya sıcak bakmıyorlar. Önümüzdeki haftalarda takım içinde toplantılar yapacağız, tam olarak ne olur gerçekten bilmiyorum, belki çok büyük bir değişiklik yaparız online modunda. Ben yine de kişisel olarak online modu geliştirmenin önceliğimiz olmadığını düşünüyorum. Yine de olmayacağını söylemiyorum. Biz takım içinde çok demoktratik davranıyoruz, eğer böyle bir fikire yoğunlaşma olursa online modu tamamen yenileyebiliriz.
PCL: FM’yi el konsolları için de çıkartıyorsunuz. FM’yi ilerde Xbox 360 veya PS3’te görebilirmiyiz peki ?
MJ: Xbox 360’ta oyunu denedik. Oyunu gamepad ile oynamak tamamen rezaletti. Aynı şekilde standart çözünürlükte oynamak da… O yüzden böyle bir planımız yok ama SEGA bu konuda bize bir yaptırımda bulunursa o zaman işler değişir Şaka bir yana, eğer gerçekten iyi olacaksa yapmaya çalışırız ama şu an için çok zor gözüküyor.
PCL: Football Manager Live’da takımın finansal kontrolünde çok daha fazla rol alabiliyoruz. FM’de finansal yönetimde buna benzer yenilikler olacak mı ?
MJ: Fm Live çok farklı bir oyun. Oyunda kulübün menajeri değil, kulübün sahibisiniz. O yüzden FM ile çok farklı.
PCL: Oyunun başında seçilebilecek menajer modu veya kulübün sahibi modu gibi bir opsiyon olamaz mı peki ?
MJ: O zaman oyunu tamamen yeniden yazmamız lazım. Football Manager değil Football Chairman ( Başkan ) diye bir oyun çıkarmam lazım o zaman. Tamamen farklı bir tecrübe olurdu. Oyunun dengelerini de bozardı. Bazı oyunlar size bunu sağlıyor aslında. Fifa Manager’da ev , köpek falan alabiliyorsunuz.
PCL: O kadar derin olmasa da en azından maç öncesi bilet fiyatlarını belirleyebilsek ?
MJ: Fifa Manager’de bunu da yapabiliyorsunuz. Bunları oyuna ekleyince başka şeylerden kayıp yaşamaya başlıyorsunuz. Oyundaki doğruluk ve denge bozuluyor. Şu andaki formülden memnunum aslında. Bunu eklemek çok zor değil ama oyunun dengesini alt üst edebileceği için bu riski almak istemeyiz. Bizim oyun menajerlik olduğu için bu tip şeylere girmenin pek mantıklı olacağını düşünmüyoruz. Dünyada hiç bir menajer bilet fiyatlarını belirlemiyor.
PCL: Kendimize özgü duran top taktiklerini yaratma gibi bir opsiyon yeni oyunlarda olacak mı ? Bu sistem Fifa 10’da kullanılıyor mesela.
MJ: Bu olaya fazla girmek istemiyoruz. Çünkü insanlar acayip taktikler yapıp, oyunun yapısında açık bulabilir. Öyle garip durumlarla karşılaşabiliriz ki sırf bu duran toplarla maçları kazanan insanlar ortaya çıkar. Bir yolunu bulup bunu yaparlar.
PCL: Oyundaki forvet pozisyonunda yer alan Trequartista ne demek ? İtalyanların 9.5 numara dediği 2.santrafor değil mi ?
MJ: Daha derinde oynayan forvet diyebiliriz.
PCL: Adrian Mutu bir trequartista.
MJ: Eveeet olabilir. Cantona da bir anlamda öyleydi. Hiç geriye dönmesi beklenmeyen bir adam. Bir trequartista ile oynarken arkasına defansif orta saha oyuncularını dizmeniz lazım. Aynı zamanda bu oyuncu oyun kurma özelliğine de sahip, her an maçı değiştirebilecek bir isim.
PCL: Berbatov Tottenham zamanında böyle oynuyordu.
MJ: Evet. Çok da iyi işler yaptı.
PCL: Everton’ın sizden veritabanını aldığını duyduk. Bu doğru mudur ?
MJ: Veritabanı ve sizin oyunda görmediğiniz ince detayları , gizli bilgileri aldılar.
PCL: Bundan direk bir fayda sağladılar mı ? Size belirttiler mi böyle birşey ?
MJ: Bize doğrudan şu oyuncuyu sizin veritabanı sayesinde aldık gibi birşey söylemediler ama bize şu şekilde kullandıklarını söylediler: Ama onlara bir menajer gelip, bir oyuncudan bahsedince, onun 20 yılda yaptığı 2 hareketi gösterdiğinde, gidip bizim veritabanına bakıp bizim araştırmalarımız hakkında bilgi aldıkları oldu. Evet bizim veritabanından direk fayda sağladılar diyebiliriz.
PCL: Oyundaki oyuncuların özelliklerinin hangi oranda doğru olduğunu söyleyebiliriz ?
MJ: Yaklaşık olarak yüzde 90-95 diyebilirim. 400.000’den fazla oyuncu ve personel olduğunu düşünürsek bu oranın oldukça iyi olduğunu söyleyebiliriz.
PCL: Zaten % 100 olması imkansız gibi. Bir de çok göreceli tabi. Herkesin oyuncuların özellikleri hakkında fikirleri farklı olabiliyor.
MJ: Tabi ki. Bizde bu özellikleri belirleyen insanlara yönergeler veriyoruz. Oldukça sıkı bir süreçten geçiliyor.
PCL: Oyunu genelde Ekim sonu yayınlıyorsunuz. Bunun nedeni yeni oyuncuların takımlarındaki 7-8 haftalık performanslarını görüp ona göre değişiklik yapmanızdan dolayı mı ?
MJ: Hayır. Transfer süreci Eylül’ün başında kapanıyor. Biz de 2 hafta içinde verileri tamamlıyoruz ve oyun test sürecine giriyor. Bu süreç de birkaç hafta sürüyor. Bu işlemler bittikten sonra da tekrar oyuncuların performansına göre bazı şeyleri değiştirmeye çalışırsak bütün test işlemini sıfırlamış oluyoruz. O zaman yeniden bunları yapmamız gerekir.
PCL: Cevaplarınız için teşekkürler.
MJ: Ben de sorularınız için teşekkür ederim.^
PCL = Pclabs
*MJ = Miles Jacobson(Footbal Manager'in Yapımcısı)

Yeni Sitemiz


Bahcelievler Spor Kulübü Olarak Sitemiz Hayırlı Olsun...